6 Haziran 2015 Cumartesi

Tom Robbins'i Okuma Rehberi.

   Kotkafalıların, at gözlüklülerin, badem bıyıklıların, dogmatiklerin, ırkçıların, fundamentalistlerin ve benzerlerinin uzak durması gereken yazardır. Bu güruha dahil kâriler, yazarımızın bir kitabının girizgahına dahloldukları takdirde "Manallahım, manallahım, çoğacağip" nidalarıyla koşarak uzaklaşırlar.
   Her sayfası ilginç betimlemeler, yaran diyaloglar, hiç oturulmamış yerlerdeki açılardan yapılan tespitler ve elbetteki incelikli (bazan da kalınlıklı) bir mizahla doludur Robbins kitapları. Fakirin gözünde tek eksikliği : sağlam bir olay örgüsünün olmayışı ve çoğunlukla tatminsiz final bölümleridir. 
   Şöyle anlatmaya çalışayım : 
   Kanlıca iskele balıkçısındayız. Masada Can Yücel, Aydın Boysan, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cem Yılmaz, Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy, Altan Erbulak var (anladınız siz kadrodan, kastetmek istediğim bakış açısını !) Aylardan Eylül (ılık bir Eylül ama), hava yavaştan kararıyor. Fonda İncesaz (ama Dilek Türkan'lı) ve Ezginin Günlüğü (ama Hüsnü Arkan'lı) canlı, unplugged ama kulak tırmalamadan aheste meşkediyorlar. Antreler, ara sıcaklar, balıklar, serpme mezeler; hiç mideyi yormayan, basit görünümlü ama emek ürünü mamuller (topik var, tarama var (bunların nasıl hazırlandığını bilmeyenler, bir zahmet araştırıversinler de; taramanın hasbelkader karıştırma yönü değiştirildiğinde nasıl heba olduğunu öğrensinler), midye pilaki var, kalkan tava var ("Ne vereyim abime !"), bittabi terli bardaklarda aslan sütü var. Neyse işte bu mönü, öyle mideyi yormadan sırasıyla, sohbetle paralel geliyor. Kerahat vakti geçip de yavaştan sabah ezanları okunmaya başlayınca finali ballı yoğurtla yapıp evlere dağılıyoruz. Nedir : şükela bir yemeğin son notası oldukça hafif kalmıştır (cevizli, ballı, muz bile değildir). 
   İşte Tom Robbins kitapları da tam bu hissi verir okura. Dalgacı bir insansanız (ki yazarı tanımlayan en iyi sıfatlardan biridir.) keyifle okuduğunuz kitabın sonunu yukarıdaki haleti ruhiyeyle okursunuz. Olsundur.
   "Parfümün Dansı"nı okuduğumda dedim "- bugüne kadar nasıl olmuş da ıskalamışım.". Hilafsız okuduğum her seferde hep aynı okuma zevkini aldım. Bu kitap, üstadın yazdığı kitapların (haklı olarak) en ünlüsüdür. Diğer eserlerinin aksine sağlam bir olay kurgusuna sahiptir. Gıllıgışlı tespitler, girift konudan sapmalar olmadan iki kanallı ilerleyen bu kitap, kütüphanemin demirbaşlarındandır. Ne zaman kitaplarımı dağıtsam buna kıyamam, hediye ettiğimde ise mutlaka bir ay geçmeden yenisini alırım. Kitap; sonsuz hayata takıp, günümüze yöneltilmiş alaycı bir eleştiridir. Bu minvalde şu anda aklıma geliveren bir eylemse : Alobar'ın yolsuz kaldığında Kudra'nın terliğini yakıp tellendirmesidir (ki ne zaman aklıma gelse, gülümsetir fakiri). 
   Gelelim diğer kitaplarına : Bay Robbins, her zaman aynı frekansı yayınlamaz elbette. Gençliğinde yazdığı kitaplar fakiri sermest ederken, son iki kitabı aynı etkiyi yaratmamıştır. Aslında bunları sadece T.R. okumanın zevkini hatırlamak için okudum. 
   Parfümün Dansı'nı bitirdikten sonra diğerlerini de edindim. "Dur Bir Mola Ver" (TR kitaplarımdaki 2.favorimdir), "Kovboy Kızlar da Hüzünlenir" (filminden uzak durun !), "Ağaçkakan", "Sirius'tan Gelen Kurbağa", "Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar" beklenen frekansta; "Villa Meçhul" ve "B, Bira" frekans altı idi (Evet "Geriye Uçan Yabanördekleri" hakkındaki değerlendirmemi ikinci okumaya bıraktım)
   Dikkatli kâri, yukarıdaki sıralamada "Sıska Bacaklar"ın değerlendirme dışı olduğunu farkedecektir. Evet, bu kitabı okumayı yıllarca (yirmi beş yıl kadar) erteledim. Yazarımızın son yıllardaki okuma haz verme katsayısı düşünce dedim "bunu sotalayayım da, dar zamanlarda okurum, içimi şenlendirir.". İyi ki de öyle yapmışım. Zamanlar pek dar, gülümsenecek şeyler pek kıt. Geçen buldum, aldım (sağolasın Nadir Kitap !). Onbeş gündür hastır hastır kastırmadan aheste okuyorum. İyi geldi (başrolde boyalı sopa, deniz helezonu, fasulye konservesi, gümüş tatlı kaşığı ve kirli çorap var (yeminle)). 
   Velhasıl; uçarı, dalgacı, hayata gülünecek yerlerden bakan bilge kâri kaçırmamıştır (da) kaçırmış olabilenlere önerim, bulsunlar "Parfümün Dansı"ndan başlamak üzere okusunlar. Pişman olmayacaklardır.

2 yorum:

  1. Yazarı seviyorum, "Sirius'tan Gelen Kurbağa" ile başladım çok güzel bir romandı, çok sevdim. Parfümün Zamanı'nı yanlış bir zamanda okudum ve çok etkilenemedim, dolayısıyla orada kaldım. Listemde Tibet Şeftali Turtası vardı o da bekleyip duruyor öylece:) Bir ara yazara yeniden başlamalıyım. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tom Robbins okumak ruha letafet verir. Sağolun:)

      Sil