Önceden yazayım da günah benden gitsin. Ağır bozuntu (spoilerle işim olmaz) içeren bir tanıtım yazısı olacaktır, ona göre.
Kumiko, kafayı "Fargo" ile bozmuş ve hafiften balatayı sıyırmış bir çıtıpıtı kızımızdır. Kumiko'nun patronu ve annesi Kumiko'dan iki tık daha delidir. Kumiko, Tokyo'da yaşar. Onu, dünyevi planlar konusunda zorlayan annesiyle üstünkörü konuşmalar yapar, patronunun çayına tükürüp tükürmemek arasında kalır, tavşanı "Bunzo"yu besler, çıtır arkadaşlarının makyaj, erkek arkadaş türü pek yüksek felsefi sohbetlerine takılmaz, kariyer ve sosyal hedefleri yoktur, üstüne başına pek dikkat etmez. Kumiko, kafayı "Fargo"nun sonunda Stivbuskemi'nin karlara gömdüğü paralara takmıştır. Gece gündüz planlar yapar, tasarladığı haritaları kanaviçe yapar. Fırsatını bulduğunda ise soluğu Fargo'da alır. Yeni dünyada pek dil bilmeden, cebinde sadece şirketin (bir süre sonra geçersiz olacak) alıntı (çalıntı değil) kredi kartı, überfantastik haritası, süperkuntastik muhayyilesi ile başlar Fargo'nun meşhur deri çantalı çil çil dolarlarının peşine düşmeye. Olaylar gelişir.

Fakir, filmin sonunda iyiden iyiye yarı fermente taze şarap formunda olduğundan, finali sığ olmayan izleyici donunda "hımm, kötü oldu." şeklinde yorumladı. Altı saatlik uykudan sonra aklım başıma geldiğinde ise çaktım dalgayı (içimdeki dikkatli sinefil hortladı).
İşte filmin (bence) tüm başarısı son sahnelerin, filmin tümünden farklı olmasında yatıyor. Gerçek ve sinemanın farklılığı, kendini burada gösteriyor. Burada, sinemayı fazla ciddiye alanlar mı eleştiriliyor, yoksa hayatı fazla ciddiye alanlar mı ? Şimdilik çözemedim. Hayırlısıyla sonraki izlemelere. (iyi ki izler izlemez silmemiş, üstüne bir uyku çekip, düşüncelerin hizaya girmesini sağlamışım).
Velhasıl; bu gözle izleyecekseniz izleyin, yok derdiniz güzel vakit geçirmekse : yanına yaklaşmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder