Giyermodeltoro sevdiğimiz bir kardeşimiz. Hellboy'daki Abe Sapiens'e zaten yakınlık duyuyoruz (o nasıl asil bir vücut dili, nasıl entellektüel bir zihindir öyle !). Maykılşenın'da ayrı bir fasıldır (Take Shelter'daki oyunculuğu hala gözlerimin önünde (paranoyaklıkla içseslerin arasında kalmayı insan gözlerinde nasıl bu kadar iyi verir ?)). Bay Toro'nun filmi de (henüz gösterimlere girmeden) 60 irili ufaklı ödülü kapmış 170 de adaylığı var. Üstelik başrolde Abraham Sapiens (baştan aşağı lateks kostümle kaplanmış bir dagcons). Sinemada izlemeyi planlıyordum ama baktım vizyon tarihine bir aydan fazla var, malum ortamlara da (güzel görüntülü versiyonu) düşmüş, dedim "Giyermo'nun parama mı ihtiyacı var ?" dün gece altyazı falan beklemedim, kırık dökük ingilizceme yaslanarak izledim.
1950'li States'in altın yılları, soğuk savaş yavaştan hızlanıyor, refah hızla artıyor (devasa kadillaklar falan), herşeylerde (otobüslerde, camların çerçevelerinde, mimaride, araçlarda bir acaip kavisler, kloş etekler, şapkalı özel araç kullanıcıları (şapka başlarında ha !), biiçboys, İhap Hulusi (dur o bizden !), yükselen amerikan rüyası) bir gerçeküstülük kokusu.
İşte bu zamanlarda "Orpheum" (ki hem Trakyalı bir müzisyendir (roman değil helendir) hem Losencılısın efsanevi sinema salonudur) 'un üstünde ikiye bölünmüş bir dairede yaşayan Elizaesposito (çok gürültü olduğundan kira düşüktür zaar !, ama büyük pencereleri olmasına karşın yatak odası yoktur, kızcağız kanepelere kıvrılmaktadır) her sabah ayakkabılarını parlatır, yumurtalarını kaynatır, mastürbasyonunu yapar ve işine gider. Elisa sağır değil ama dilsizdir. Bir gün şehre bir Abe Sapiens gelir, bir güzel dalga olur o sularda (Kemal Burkay'a selam olsun). Olaylar gelişir.
Beklentilerim hayli yüksek olduğundan sevemedim filmi (bu da bana ders olsun). Amelie ile Kapra filmleri arasında kalmış gibi geldi (Kapra filmlerinde bu kadar çıplaklık yoktu ama (zeitgeist diye bir şey var arakolpa !)). Kötü adamda Maykılşenın karikatürize bir şekilde dönemin devletini simgeliyor (biraz sakil durmuş sanki). Zeki Müren Paşamızın 1960'lardaki donunda zuhur eden Maykılştulberg dikkatli sinefili afallatıyor ("Beklenen Şarkı" bugün çevrilse rahatlıkla Paşaya can verir, Cahide Sonku'ya ise banko Keytvinslet (çok şey mi istiyorum kâri ?)). Sanat yönetimi (yönetmenin diğer filmlerinde olduğu gibi) süpersonik. Renkler, filtreler, kostümler, dekorlar şükela). Irkçılık, homofobi, modernleşme, ideolojiye kurban edilen bilim eleştirileri de yapılıyor (ama fakire göre pek "kör gözüm parmağına" modunda yapılıyor). Eybsapiens pek kibar dans ediyor, yumurtaları lüpletiyor. Mantık hataları gırla gidiyor (kaçış için yağmur olmak zorunda mıdır ?). Ama olsundur, arşive atılır mı atılırdır.
Velhasıl (beklentilerinizi yüksek tutmayarak) rahatlıkla izlenebilir.
Velhasıl (beklentilerinizi yüksek tutmayarak) rahatlıkla izlenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder