26 Nisan 2024 Cuma

"Hey Gidi İstanbul" Nostaljinin Dibi.

   Küçükken eve Tercüman alınırdı (geçen yüzyılda doğanlar bunun o dönemin çoksatan bir gazetesi olduğunu şıpınişi anlayacaklardır). Futboldan hazzetmememe karşın Bay Çupinin yazılarını severek okurdum. Pırasa tarifinden girer, boğazdaki erguvanlardan çıkar ve bunları bir şekilde haftanın popüler futbol maçları ile bağlardı.
   İş Bankası Yayınları güzel bir iş yapmış. Ustanın (benimle aynı orijinlere sahip olduğunu öğrenince hiç şaşırmadım (arnavut derler ama kosovadır aslında)) İstanbul'a dair yazdıklarını derlemiş, toplamış. 
   Efendim kısa bir girizgâh farzdır. Fakir doğma büyüme İstanbulludur (89'dan sonra uzun aralıklarla ayrılmıştır ama 22 yıl bir şehrin kültürünü almak için yeterlidir sanırım). Suriçinde başlayan (Beyceğiz Fırın Sokak) hikâyem başka semtlerde sürdü. Sonra hayat başka yerlerde yaşamaya zorlayınca mecburen uzak kaldı. Ama hep gitti, sık sık uğradı. Bu meyânda fark etti ki: metro istasyonlarında durakların sadece ilk ikisini biliyor sonraki onlarca durak ona yabancı. İstanbul büyümüş ama bir pankreas tümörü gibi. Benim çocukluğumda 2 milyon olan nüfus, Çupi'nin gençliğinde 400 binmiş. O kültürün son dönemlerine yetiştim. Şehre göçün ilk evreleriydi, Magirus dolmuşlar yeni çıkmış, arabesk denen bir tür müzik zuhur etmişti. Sokakta hala tepsi yoğurdu satılıyor, baharda hallaçlar ellerinde lobutlar, sırtlarında yaylarıyla geziyorlardı. Şimdi geçmiş güzellemesi yapmaya kalksam, sayfalarca yazmam mümkün olduğundan hemencecik kesiyorum.
   Çupi 2-3 sayfalık bölümlerde eski İstanbul'un hoş bir fotografisini çekmiş. Bu arada şehrin bu kadar büyümesine kalabalıklaşmasına bol bol çemkiriyor. Üstad iyi ki 2001 yılında sırlanmış. 2002'den sonra olanları görse zaten dik olan saçları (arnavutların çoğunda görülür) elektrik çarpmış gibi olurdu. 
   Bölümler sadece İstanbul'la ilgili değil, gazeteciliğe de ilişkin önemli tarihsel bilgilerle, dedikodularla dolu. Nedir: sadece yaşı bana yakın ve İstanbul'u ucundan kıyısından tatmış olan okurlara haz verir. Çok satar olmamasına karşın iki farklı yayınevinden üç baskı yapmış olması hayret vericidir. Ben çok severek okudum. Sizi bilemem!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder