23 Nisan 2022 Cumartesi

"Seyahat Sanatı" Neden Gezeriz? Sorusuna makul cevaplar.

 
   Neden seyahat ediyoruz? Bizi rutinimiz ve konfor alanımızdan uzaklaştıran bir maceraya neden atılıyoruz? Harari'nin daha önce burada yazmaya çalıştığım kitaplarından birinde: seyahat uğraşının sermaye birikiminden sonra ortaya çıkan ve genellikle kapitalizmin insanlara dayattığı "başka kültürleri hazmet!" mottosundan zuhur ettiği" iddia ediliyordu. Şöyle bir tarihi incelediğinizde görüyorsunuz ki, eğer tüccar değilseniz bulunduğunuz yerden uzaklaşmanıza pek gerek duyulmuyordu. Meğer ki gezginliği bir meslek olarak benimsemediyseniz, dini yayma, ticaret yapma gibi saikleriniz yoksa haliniz vaktiniz yerinde olsa bile kimseler yerinden kımıldama gereği hissetmiyordu. Ancak günümüzde işler değişti. Artık azıcık bitimiz kanlanınca zıplayacak mecralar arıyoruz. Pekiyi (üstelik hiç de ucuz olmayan) bu işe neden kalkışıyoruz. Santrfüj etkisi denen bir şey elbette ki var. Herkes öyle yapıyor. Bizim neyimiz eksik? Gelsin tur araştırmaları (bu tur denilen şeye ciddi gıcığım var ama o başka bir yazının konusu olsun artık). Girizgah fazla uzadı. Hemmen kitaba geçiyorum. 
   263 Sayfa, 5 bölüm. Barbados, Amsterdam, İngiltere Göller Bölgesi, Provence (Fransa) güzergahları üzerinden seyahat etme nedenlerimiz üzerine kalem oynatılıyor. Her bölümde, okuduğunuz satırları daha iyi anlamanızı sağlayacak bolca görsel öge de var. 
   Bu seyahat denen iptilaya teşne olduğumdan, okuduğum satırların fakir üzerinde etkisi gani oldu. Evet seyahat ediyoruz, yeni yerler görüyoruz ancak bunları hangi saikle yapıyoruz? Her seyahat bizi biraz değiştiriyor. Taktığımız at gözlüklerinin boyutu her menzilde küçülüyor ama bunu aslında neden yapıyoruz? Bu soruların önemli bir kısmına cevap aldım (elbette kendi adıma). Eğer seyahat edebilme lüksüne sahipseniz (buradan aklınıza hemen Phi Phi adaları, Yucatan, Chicken Itza falan gibi yerler gelmesin, kitapta bir yatak odasının içindeki seyahatten dahi bahsediliyor, önemli olan bildiğiniz yerler dışında biryerlere gidebilmek (burası Çorum da olur, şehrinizde daha önce gitmediğiniz bir park da)) öneririm. 

Yazarın "Yücelik" bölümünde Edmund Burke'den verdiği öküz ve boğa benzetmeleri (S.176) fakiri fena halde afallatmıştır. Üzerine düşününce çok doğru geliyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder