Bakmayınız Kabalcı'nın yukarıdaki kapağına, bendeki Pegasus edisyonu (piyasada en çok o bulunuyor ama her nedense kapak fotoğrafı pek yok). Muhterem Bayan Yalom'un oğlu pek sevilmeyen bir konuyu ele almış yaşlılık yıllarında. Ölümle yüzleşmek!
241 sayfa, yedi bölüm. Yalom, her kitabında olduğu gibi burada da kavramı kendine göre yorumlayıp hemen vaka örnekleriyle okurun zihninde oturtmaya çalışıyor. Bir türlü içselleştiremedim okuduklarımı. Sorun: vakaların bizdekinden çok farklı bir toplumdan seçilmesi nedeniyle perspektiflerinin bizimkinden farklı olmasıdır. Ayrıca nedensellik ve sonuçları bağlama konusunda yazarımıza katılmadığım birçok yer var. Bunlar yanlış olmayabilir ama bana göre doğru da değil. Herneyse koskoca örvinyalomu gömmek bana düşmez, düşebilemez. Ama fakire göre sekiz Yalom bir Geçtan, iki Hasanoğlu etmez!
Ömrümce ölümle pek yakın olduğum zamanlar oldu (misal: bir seferinde 24 saatten fazla yüzümün dört parmak üstündeydi). Çok ölüm gördüm. Kimbilir belki de bundan olacak, gerektiği kadar korkmuyorum ölümden (muhtemel, son zamanlarda sardığım stoik düşünceden, kim bilir?). O yüzden hızlı okuma ile geçiştirdim desem yalan olmaz.
Ancak insanevladının laneti ve kudretidir ölümlü olduğunu bilmek. Bu korku, bilincimizin altına&üstüne&kenarına&berisine bilerek/bilmeyerek sirayet etmiştir. Korkmuyorum diyen yalan söyler (az olur, çok olur ama vardır). Bu korku hayatınıza gereğinden fazla etki ediyorsa (elleriniz dezenfektandan çatlamış, kulaklarınızın arkası hala maske izlerinden hassassa mesela) bir göz atıp bilgilenebilirsiniz. Bilgi korkunun düşmanıdır.