Kapakta Rene Magritt'in (pek severim) "Cam Anahtar"ı olan, hepi topu 183 sayfa, ilk&sonsöz ve 12 bölümden oluşan ancak içeriğinin derinliği nedeniyle 15 gündür altını üstünü çizerek kenarına notlar alarak, neredeyse iki kez üzerinden geçtiğim Engin Geçtan klasiğidir.
Öyleymiş. Schrink'imin bana önerdiği ilk kitaptır (diğerlerine de bakıciiz). Yayımlandığı 1983'ün dinamiklerinin çok daha ötesini görmüş yazmış Engin Hoca. Kimi yerlerde "hımm bu o dönemin paradigması" dediğiniz paragraflar var ancak geneli insanın fıtratı eksene oturtularak yazıldığından, "bu tespitler eskimiş" dediğiniz yerler pek yok. 1983'den 88'e (Adam ve Remzi Yayınları) yirmibeş (25), 2003'den 2022'ye (Metis) yirmidört (24) baskı yapmış (azdır böyle baskı yapan kitap).
"Birey ve Toplum" bölümüyle başlayıp insanevladının serencamını didikleyen, zihnimizde gezinen bir sürü duyguyu, ilişki şeklini ve sonuna doğru "Yaşam ve Ölüm"'le bitmeyip "Kendini Yaşamak" (ki yakın zamanda geçeceğim gerçek hayattaki pratiğine) bölümüyle biten akış; akıl fikir işidir. Kitapta beni zorlayan şey: her bölümde kendimle ilgili benzerlikler bulmam oldu. Genellikle sorunlara yönelik tespitler olduğu düşünülürse bu pek de iyi bir şey değil. Ancak Engin Hoca sonlara doğru okurun ensesini karartmadan ışıkları açmasını da bilmiş. Epilog (ne işim olur epilogla?) sonsöz, insanlığın yıkıcı yanından ziyade yapıcı yönünün üstünlüğünü vurguluyor.
Kendinizi ve çevrenizdekileri daha iyi anlamanız için öneririm (ama kitaptan öğrendiğim kadarıyla en önemlisi kendinizi anlamanız, en önemlisi!).
Harika kitaplar öneriyorsunuz, hemen listeme ekledim ama kendimle yüzleşmekten korkmuyor da değilim :)) elinize sağlık:)
YanıtlaSilTeveccühünüz efem:) Sizin blogunuzdan da az istifade etmedim ben. Kitap ilginizi çekecektir mutlaka.
SilÇok naziksiniz, teşekkür ederim:)
Sil