Prenses Leigh-Cheri'nin yolu (Güney Amerika'nın sürgündeki kraliyet üyelerindendir ve gerçek bir prensestir kendileri), kanun kaçağı Bernard ile kesişir, aşka düşerler, olaylar gelişir.
Bildiğiniz Tom Robbins romanıdır. Alaycı, uçarı, bilge ve erotik. Kimi zamanlar üslup biçemin önüne geçse de keyifle kıraatı her halûkarda mümkün kılar. Hazretin kitaplarını okuma rehberi başlıklı bir yazım dahi olduğundan (merak eden buraya tıklayabilir) detaya girmenin bir faydası yoktur ama burada aşkın, tensel yakınlığın, aşkı korumanın yollarının pek şetaretli sayfaları vardır (beyaz midillliler ve aştıkları çitler aşkına). Bir küçük alıntı ile Bay Robbins gücenmeyecektir herhalde. Buyrunuz aşağıda. Bu arada öneriyorum tabii, her daim ruha letafet verir Tom Robbins okumak.
"Yarım kaldığımızda bizi tamamlayacak birini ararız daima. Birkaç yıllık ya da birkaç aylık bir ilişkiden sonra ihtiyacımızın hala giderilmediğini görünce beraber olduğumuz kişileri suçlar, daha ümit vaat eden biriyle arkadaşlık kurarız. Bu hep böyle sürebilir (dizisel poligami), ta ki - bu arada bir partner yaşamımıza hoş boyutlar katabilse de- her birimizin kendi tamamlanmamızdan sorumlu olduğumuzu kabullenene dek. Bunu bize başka kimse sunamaz ve aksine inanmak, kendimizi tehlikeli bir şekilde aldatmak, girdiğimiz her ilişkiyi nihai başarısızlığa programlamaktır" Nasıl çarpıcı değil mi? Theodore Reik'in benlik ideali kavramını bir güzel açıklamış üstat.
Severim kendisini ama bu kitabını okumadım. :)
YanıtlaSilOkusanız seversiniz :)
Sil