Marcela, İspanya'da Peru'lu bir göçmen. Hayatı zor. Kocası çöpten çiçek topluyor, toparlıyor satıyor (varmış böyle bir iş). Çiçekleri koydukları buzdolabının yanına bir ikinciyi alınca, paraya ihtiyaç oluyor. Marcela, Amador (Los Lunes Al Sol'daki Amador (filmdeki adıyla müsemma)) adındaki bakıma muhtaç bir yaşlının bakımını üstleniyor. Amador, yatağa bağımlı ama Marcela'nın içine dokunan bir şeyleri var. Neyse olaylar gelişir.
Uzun zamandır bu kadar sahici bir film izlememiştim. En son iskandinav filmi bile "evet karşim, bu filmdeki gibi tipler var." hissi veriyordu ama bu kadar sahici değildi. Süresi biraz uzun (1s52d), ortalarda sarkar gibi oluyor ama sonlarda toparlıyor ve mükemmel bir final içeriyor. Benim çok hoşuma gitti.
Marcela'nın kocasında Amador'dan izler bulmaya çalışması, en sonunda buzdolabının susuşu ve en son sahne (zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz ne var ki Yorik!) Bu arada başrol oyuncusu bombastik bir oyuncudur.
Bir insanın öldükten sonra bile kimi insanlara yararlı olması (defnedilmemesi halinde bile!).
Daha neler neler...
çok merak ettim bunu, bakacağım, elinize sağlık:)
YanıtlaSilHoşunuza gideceğini sanıyorum:)
Sil