14 Ekim 2024 Pazartesi

"The Substance" İzlemesi ve Hazmı Zor Film.

 

   Bir aerobik programının yıldızı olan Elisabeth Sparkle, ilerleyen yaşı yüzünden 50. doğum gününde kovulunca yıkılır (beğenilme hastalığından muzdariptir ama bilmiyordur). Gizemli bir laboratuvar ona, damarlarına zerk edildiğinde “kendisinin daha iyi bir versiyonunu” ortaya çıkaracak mucizevi bir maddeyi kullanması önerisiyle yaklaşır. Bu serum, “daha genç, daha güzel, daha mükemmel” bir karşıt beden oluşturmaktadır. Serum, iki beden arasında simbiyotik bir ilişki kurar: her yedi günde bir iki bedenin yer değiştirmesi, yani aktifleşmeleri gerekir. Aksi halde inaktif versiyon bilinçsiz kalır. Olaylar gelişir.

   Şimdi böyle özetlenirse "Karamazov Kardeşler"i "olay Rusya'da geçmektedir" diye özetlemiş olurum.

   Benim kısıtlı sinema bilgimle gönderme&alıntı yaptığını düşündüğüm filmleri yazayım öncelikle. 

The Shining - koridor&kanla kaplı koridor 

Carrie - son sahne / The Fly - body horror 

The Dentist - son sahneler 

2001 Space Odyssey - müzik kullanımı. 

Daha muhakkak ki fazlası vardır. Misal: son derece iticiseksist TV Patronunun adının Harvey olması (Weinstein olmalı soyadı).

   Kuşlar uçuyor, yerçekimi çalışıyor, bir yerler kuruyor, bir şeyler sarkıyor, kırışıyor ve bunlara engel olmak (her ne kadar ahir zamanlarda, tıp bu konu hakkında çok şey sağlasa da) son tahlilde imkansız. Yaş alındıkça gelen değişim kaçınılmaz. Günümüzde dayatılan güzellik ve gençlik standartlarıysa (velev ki genelgeçer kanılara istemeden de olsa maruz kaldıysanız) pek çok kişi için zorlayıcı. İnsanlar da bunun için çeşitli risklere giriyor (mamoplasti, göz kapağı kaldırma, burunçenedahabilmemnerelerin törpülenmesi vs.). Filmimiz yalnızca buna değil insanevladının alter egosuna (bir ben vardır benden içeri!) ilişkin ciddi çözümlemeler içeriyor (gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse). 

   Bir holivut filmi olmasına karşın aslında antiholivutun dibine vurur.  Hem sosyolojiye hem psikolojiye katkısı vardır. Zenaat pek şükela, sanat da bunun altında kalmamaktadır. Dün gece malum ortamlardan emip izledim (sinemalara gelmesine çok var, hiç bekleyemem o kadar). Uykum kaçtı yemin ederim. Hassas mideler, kan kaldırmayanlar hiç yaklaşmasın. Demimuuru cesur oyunculuğu için alkışlamak gerektir (baldır bacak değil, yılların getirdiklerini saklamamasından bu alkış (ilkini herkeşler yapıyor)). Filmin başlangıcıyla bitişi arasında asıl kahramanın böylesine değiştiği bir film (ki buna The Fly da dahildir) görmedim, herhalde başka da göremem. 

   Tek eleştirim: süresinin (2s20d) biraz daha kısa olması üzerine olabilir. Kimi sahneler (herhalde vuruculuğunu arttırmak adına) oldukça uzun ve izleyici için zorlayıcı (o dizin harekete geçmesi çok gerdi fakiri). Cesur sinefiller kaçırmayacaktır.

 

PS: bu yazının ardalanı niye beyaz oldu çözemedim!

1 yorum:

  1. Bana gelmez:)) ama göndermeleri merak ettim, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil