Arturhovitzır'ın oğlu Cünyır (Bilmöri), Fransa seyahatinden dönmez ve küçük gazete ilavesini yarım milyon aboneli aylık yayına döndürür. Ölümüyle derginin kapanmasını vasiyet eder. Bizler de iki saate yakın bir süreyle (1s47d) bölüm bölüm bu yayına göz atarız.
Kasta şöyle bir bakalım: Beniçyodeltoro, Edriyınbrodi, Tildasvintın, Frensismekdormınt, Searsironen, Kristofvoltz, Timotikalame, Livşrayber, Liyaseydu, Edvırdnortın, Elizabetmos, Cefrirayt, Metyuamalrik. Bir de yönetmenin takıntılı olduğu oyuncular var: Ceysınşvartzmın, Bilmöri, Ovınvilsın, Vilemdefo, Babbalaban (Anderson; feci takıntılıdır bu adama, filmlerinde hava durumu sundurur yine de oynatır). Gözlerim Ancelikahüyustın'ı aradı mamafih dışsesmiş kendisi, bilemedik. Kast nereden bakarsanız rüya takımı.
Yönetmenin filmografisine sahip olacak kadar da seviyoruz (düşünün 1996 tarihli Bottle Rocket bile var arşivimde (kötüdür o ayrı!)). En son Köpekler Adası işini de pek sevmiştik. Bu ahvalde fakir, deli gibi gösterime girmesini bekledi. Sadece bir iki salonda bir hafta oynadı. Salgının pik yaptığı zamanlardı, gidemedim. Malum ortamlara düşünce, sakin bir gecemi ayırıp, telefonu kapatıp adam gibi izledim.
Çok üzgünüm, hayalkırıklığım büyük. Nedir: fakir Büyük Budapeşte Oteli'nde olduğu gibi derli toplu bir hikaye ve psikopatik bir görsel tatmin ummuştu. Görsel tatmin fazlasıyla tamamdır ancak hikaye konusunda aynı şeyleri söylemek zor. Bir dergi okuduğunuzu düşünün. İlginizi çeken ve çekmeyen bölümler olacaktır muhakkak. Burada da Cunyor'un ölümüyle dergiyi bölüm bölüm geziyoruz. Şehir Rehberi, Sanat, Politika, Yemek bölümleri bizleri isimlerinden farklı mecralara sürüklüyorlar. Bir şehir isyanı da görüyorsunuz, mahpus damlarına düşmüş dahiler de. Her olayın kendi içerisinde bir dinamiği var şüphesiz ancak sinema filmi dediğimiz olgunun bütünlüğüne yaklaşamıyor maalesef.
Buna mukabil Wes Bey, zenaatını konuşturup sanat seviyesine yakın bir çekim tekniği kullanmıştır. Şöyle söyleyeyim: hani yeni model aksiyonlarda herşeyin donup kahramanın hareket ettiği sahneler CGI ile çekilir ya! Burada herkesler donmuş taklidi yapıyor, Havada kıvrık duran zincirler kaynaklanıp sabitleniyor. Sahne ancak öyle donuyor. Zaten filmin sonundaki elektrikçi, marangoz, set teknisyeni sayısını görünce anlıyorsunuz farkı! Sekans geçişleri, aksiyon ve senaryonun rabıtası bombastik verilmiş. Sinema okullarında ders olarak okutulabilecek örnekler film boyunca devam ediyor ama senaryo çok önemliymiş. Bunu idrak ediyoruz.
Velhasıl, filmimizi izlemek Ceksınpolok tablosu temaşa etmek gibidir. Yeterli yetkinliğiniz yoksa, anlayamayabilirsiniz. Sadece Wesendırsın fanları (onlar da arıza denebilecek kadar tutkulularsa) için önerebilirim.
Pollock severim ama film benlik değil pek:) bu arada ağ güncenizin doğum günü kutlu olsun, 10. yılınızı tebrik eder daha nice 10 yıllar bu güzel yazılarınızı okuyabilmeyi dilerim:)
YanıtlaSilZarif sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sizin gibi bir kâriyi tanıdığım için asıl ben çok şanslıyım. Aynı duygularla ben de daha nice yıllar yazılarını okumayı diliyorum. Sağolun, varolun.
YanıtlaSil