90 Sayfa, bir günde biter. II.Dünya Savaşının sonlarına doğru Çekya'nın işlek ancak büyük olmayan bir tren istasyonu. Miloş, aşk acısından bileklerini kesmiş ancak yaşayakalmış, "leylağının solmasındansa zıpkın gibi bir erkek" olma yolunda debelenip durmaktadır. Fiyakalı üniformasını üzerine geçirdiğinde bir vakar gelmektedir ama etrafında tüm acımasızlığıyla savaş sürgittir. Olaylar gelişir.
Pek sevdiğim "Aslan Asker Şvayk"'ın bu kitabın izini sürdüğünü söylerler. Hakikaten de bu kısacık novellada karşımızda zuhur eden birbirinden bombastik yardımcı karakterler vardır. Her tarafı Polonya güvercinleriyle dolaşan istasyon şefi, biletçi kızın kalçasına bilet gişesindeki tüm damgaları basan hareket amiri ve daha neler.
Mizahi bir yönü olmasına karşın savaşın acımasızlığına dair en gerçekçi izlenimleri verir. Gülümsetirken bir yandan içiniz acır. Aynı hayat! Çekler bunu edebiyatta iyi yapıyorlar. Haklarını vermek, bu kısacık kitabı ucundan yakalamak gerektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder