Şu bir gerçek ki: henüz başlarında olduğumuz yüzyılın teknolojik atılımı genetik ve nanoteknoloji üzerinde olacak. Gerçi yeni görmeye/duymaya başladık; yok efendim nanoteknolojili kumaş, su geçirmez nano ayakkabı, ısı geçirmez nano duvar boyası diye ama ileride bu gibi ürünler çok yaygınlaşacak.
Bu minvalde hazır Tübitak da böyle bir kitap neşretmiş, edindik ve uzunca sürüklenmelerden sonra nihayet kaynakçasına kadar okuyabildik. 430 sayfalık kitabımız üç yazarlı. Yazarların sadece biri bu teknoloji konusunda bilimsel olarak çalışıyor, diğer ikisi ise bilim felsefesi ve bilim etiği üzerinde uzman. Hal böyleyken kitabın çoğunluğu bu teknolojinin kendisine değil kullanım alanlarının belirlenmesine, etik sorunlara, telif haklarına, yasal düzenlemelere, eşitlikçilik ve erişime odaklanıyor.
Bendeniz, bu teknolojinin ne menem bir şey olduğunu, hayatımıza ne gibi değişiklikler getireceğini öğrenmek için edinmiştim kitabı ve isteklerimin tatmin olduğunu söyleyemem. Bunun yerine hayatımın her alanında kullanabileceğim "risk ve ihtiyat" ilkelerini öğrenmem benim için piyango gibi bir şey oldu. Teknolojinin kullanım alanları konusunda ise kısıtlı bilgi alabildim. Kitabın ön ve sonsözleri, kaynakçası, dizini oldukça uzun. Her bölümün başında (akademik yazına uygun olarak) ne amaçladığı, sonunda ise ne söylediği yazıyor. Bu sıkıcı akademik yazını çıkardığınızda kitap rahat bir 200 sayfaya düşer.
Keçiboynuzu yiyiyormuş hissine kapıldım (Hoca Nasreddin'in deyişiyle "bir dirhem bal için bir çeki odun çiğnemek").
aslında ne kadar ilgi alan kitabı olarak gözükse de bu tarz kitapları kaçırmamak lazım. Sizde çok iyi anlatmışsınız çok teşekkür ederim. Nano teknolojiyi duysamda hiç dikkat etmemiştim. Sayenizde biraz daha bilgilendim.
YanıtlaSilbu ağ güncesini okuduklarımı unutmamak için yazıyorum aslında ancak sizi birazcık da olsa bilgilendirdiysem bu beni pek bahtiyar eder. Sağolun, hayatta yollarınız gül bahçesi kadar latif olsun!
Sil