Kierkegaard, şaka mı ciddi mi olduğunu ilk başlarda anlayamadığım (hoş, bu anlamama durumu son sayfalara kadar devam etti) bir üslupla günlük hayatından örneklerle hayat hakkında ahkamlar kesiyor. 279 sayfalık eserde zihnimin raflarına yerleştirdiğim bir iki tespit ve eleştiri oldu elbette ancak bunun için kitabın tümünü okumak bende iğde yemeyi çağrıştıran bir deneyim oldu (ha iğdeyi pek severim ayrı!) Azıcık lezzet taam etmek için bir dünya kabuk soymak, kocaman çekirdeklerin üzerindeki tatlı leblebi tozunu andıran azıcık aromayı çiğnemeye çalışmak ve bunu üstüne başına dökmemek, unlu parmakları bir yerlere değmemek; basiret ve çaba gerektirir. Son dönemlerdeki favorim Schopenhauer'in yanına dahi yaklaşamasa da iskandinav usulü humor (ki yönetmenlerde Anders Thomas Jensen bunu filmlerinde çok daha iyi yapmaktadır) algılamak istiyorsanız bir tadına bakabilirsiniz.
Felsefe sizi buralardan uzak tuttuysa pek sempatiyle bakamıyoruz:))
YanıtlaSilUzak durma nedenimle ilgili yazı pişiyor. Az sonra! :)
Sil