Ön siparişle ısmarlamıştım. Helecanla (evet, heyecan değil!) bekliyordum. Elime geçip de şöyle elimle tartınca bir üzüldüm (160 diyor ama önünü arkasını çıkarın 158 sayfa falan). Uzun İhsan Efendi'nin yazdıklarını sekiz yıldır bekliyordum. Dile kolay.
Kendi kendime verdiğim sözler boşa çıktı tabi (şöyle ki: her gün bir bölüm okuyacağım, günde 5 sayfadan fazla okumayacağım vesaire). Bir kere kitabımız zaten hepi topu bir bölüm (o bakımdan sözümü çiğnememiş oldum). Toplam 7-8 saatlik bir durumu anlatıyor. O kadar yavaş okumaya çalışmama karşın bir günde bitti (yanlış anlaşılmasın sabahları işe giden, akşamları güvercinimle hasbihal eden bir insanım).
Kitabımız bildiğiniz steampunk bir korku hikayesinin İOA üslubuyla yazılmışı gibi geldi önce. O oyuncaklı dil, okuru sıklıkla gülümseten tespitler, betimlemeler gırla gidiyor. Ancak önceki kitaplarının aksine burada tansiyon yavaşça yükselmiyor. Bir anda pik yapıyor ve hep pikte devam ediyor. Kendimi FPS oyunlarının içinde bulur gibi oldum bir anda. Hal böyle olunca bir günde bitirmek de gayet normal kabul edilebilir (muharririn kendini beyhude aklama çabaları).
Şöyle bir benzetme yapayım: diğer İOA kitapları bir degüstatörün kıymetli bir şarabı tadımı gibidir. Ne zaman istersem, neresinden başlarsam başlayayım okuma hazzı alırım, sonuna gelmek için acele etmem. Tiamat ise çok susamış birine uzatılan bir şişe soğuk taze su gibidir. Bir an önce okuyup sonuna gelmek ister, bir sonraki sayfayı merak eder durursunuz.
Bundan sonra yazacaklarım kitap hakkında kimi bilgiler içerdiğinden, eğer okumaya niyetliyseniz okumayabilirsiniz.
Feylesof titrli, fakirin yazdıklarını pek severek hatmettiği Uzun İhsan Efendi hakikaten de bir steampunk korku novellası mı yazmıştı ? (ne banal). Bir gece uyuyup düşünceler yerli yerine oturunca Tiamat'ın külli metafor olduğunu aydı fakir. Tiamat kendi içinde yaşanabilen kapalı çevrim bir sistem. Bu sisteme pek afilli, kıymetli, fülfürüşlü bir ganimet gelince herkesler seviniyor ama kazın ayağı öyle değil. Önce bu nesnenin bilime mi, dine mi gönderme olduğunu çıkaramadım lakin o yedi mıhın yedi günahı simgelemesi ihtimali yüksek. Bu durumda aklıma gelenleri yazmamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Velhasıl; pek velveleli,gulguleli bir İOA romanı okumak isteyenlere de, derin metaforlara kafa yormak isteyenlere de öneririm. Lakin uyarımı yapayım: diğer romanlarına benzemez!
Almayı düşündüğüm bir kitap. Spoiler içeren kısmı okumadım o yüzden:)
YanıtlaSilİşte bilinçli okur:)
Sil