Voltırmilır ilginç bir adammış. 2.Dünya savaşına bombardıman uçaklarında katılıp Monte Cassino'yu bombalamışlığı var (sonradan bunun travmasını yaşayacaktır). Zamanın popüler dergilerinde (bilimkurgunun altın çağı o zamanlar) çeşitli öyküleri yayımlanıyor. 1955, 1956 ve 1957'de en meşhur dergilerden birinde üç öyküsü yayımlanıyor. Sonradan bu novella kesafetindeki üç öyküyü birleştirerek bu kitabı oluşturuyor, 1959'da yayımlıyor. Kitap 1961'de Hugo ödülünü (bilimkurgusal oscar) kapıyor. Ondan sonra Millır ne bir şey yazıyor ne de (yayımcısı dahil olmak üzere) kimseyle görüşüyor. Karısının ölümünden kısa bir süre sonra da namluyu ısırıyor, tetiği çekiyor. İşte böyle...
Kitap, her ne kadar İthaki'nin (ona da bilimkurguya böylesine yer ayırdığından koca bir alkış) bilimkurgu serisinde yayımlansa da tam bilimkurgu olmadığı söylenebilir. Nedir: kitabımız bir distopya/ütopya/ükroni (bak! ne desem bilemedim) diye sınıflandırılabilir.
"Fiat Homo", "Fiat Lux" ve "Fiat Voluntas Tua" ("İnsan Olsun", "Işık Olsun" ve "Senin (Tanrının) İsteğin Olsun") bölümlerinin arasında binlerce yıl var. Önceleri büyük felaketten kurtulmuş insanlığın hallerini, sonra aydınlanma öncesini ve nihayet büyük felaket öncesini anlamaya çalışıyoruz. Nedir ki bu gözlemlerimiz hep bir hristiyan tapınağının çevresinde ve hristiyan paradigmasına göre yapılıyor. Üstelik neler olup bittiğiyle ilgili olarak okura lineer bir açıklama yerine ele alınan dönemin pek ayrıntılı bir açıklamasının satır aralarında serpiştirilmiş ipuçlarından yola çıkarak, hikayenin tümünü anlaması isteniyor. Kendi adıma pek faydalı buldum. Lâkin anlatılanların (ki din bilim ilişkisinde çok geniş bir çerçeveden açıklama gayretinde) büyük kısmının hristiyan jargonu (bırakın jargonu) terminolojisinde yazılması; bu inanışa yabancı okuru oldukça (epey oldukça) zorlar. Kimi yerlerde hiç istemesem de hızlı sardım ve tabiy ki yanlış yaptım. Zira yazar zahiren kutsal bir dini metnin içine üçüncü dünya savaşının kısa tarihçesini yerleştirmiş. Az daha kaçırıyordum. Neyse.
Sarkaç misali iki adım ileri bir geri salınan insanlığın binlerce yıllık fasılalı üç gözlemini değerlendirmek isteyen bilimkurgu sevenler yakın dursunlar...
Son olarak her üç bölümde de zuhur eden esrarengiz ihtiyar Lazarus'un altında yatan hikmeti açıklayabilecek bir adem/havva varsa lütfen bana buradan yazsın. Müteşekkir oliciim! Ayrıca tüm post-hristiyanlık akaidinin (ve dahi bilimsel aydınlanmanın), isminden (Isaac Edward Leibowitz) eşkenaz olduğunu çıkardığımız bir zatın öğretileri/bilimsel arka planı üzerine yükselmesi de pek manidar olmuş.