Dilimize "Korkunç Mutlu" olarak çevrilebilen orijinal dilinde bence okunması imkansız olan filmimiz, fakiri hayal kırıklığına uğratmamıştır.
Danimarka sinemasında bir damar buldum ve ilerlemeye devam ediyorum. Şimdiye kadar izlediklerim içinde beni hayal kırıklığına uğratan olmadı. Bu sefer; içinde öncekiler gibi kuzey mizahı barındırmayan, aksine izleyiciyi şakır şukur tokatlayan bir kordela çıktı karşıma.
Başkentte geçirdiği bir sinir krizinin ardından, uzak ve ıssız bir kasabaya gönderilen polis memurumuz, kasabaya uyum sağlamaya çalışır.
Süresi fazla uzun değil. Kim Bodnia haricinde kimseyi tanımıyorum. Fon, iç karartacak kadar sersefil (o damlayan tavanlar, aşınmış yer halıları, ucuz mobilyalar, derme çatma kapılar,pencereler neydi öyle).
Buna mukabil (dar çerçeveden bakacak olursak); halının içinden ayakkabıya hallenen kanlarda ciddi bir gerilim yaratmayı, hazzı yüksek sesle dillendirmenin nelere mal olacağı konusunda dersler vermeyi, son ana kadar izleyiciyi ters köşeye yatırmayı (batağa dördüncü aranıyor ! (yalnız final şükela ötesiydi)) beceren bir iştir.
Geniş açıdan bakınca ise (filmimiz her açıdan izlenebilir); kasaba denilen (ne köy ne de kent olmayı başaramamış evrensel başarısız yerleşim) küçük dünyanın ne menem bir b.k olduğunu çok güzel aktaran bir yapımdır.
Çoluk çocukla izlenmez. Kafa boşaltmak için de izlenmez. Kasabada yaşanılıyor ve sinemaya ilgi duyuluyorsa kesinlikle kaçırılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder