Arka kapakta "Bu kitaptaki anıların bir kısmını yaşadım. Bir kısmını adliye koridorlarında meslektaşlarımdan duydum. Her olayı, anlamca "ağırlık noktası"nı göze çarpacak biçimde yazdım. Meslek sırrı nedeni ile kişilerin tanınmamasını sağlayacak değişiklikleri yaptım. Kendimden çok şey kattım. Bu kitap bir belgesel değildir." yazıyor. -
Hepi topu 95 sayfa (ki bölümler arası geçişlerin yarım sayfa olduğu düşünüldüğünde rahat 80 sayfaya indirgenebilir) 10 baskı yapmış. AST tiyatroya uyarlamış, TRT dizisini çekmiş (elbette Genel Müdür İsmail Cem iken (Yönetmen de Lütfü Akat'mış (üff tadından yenmez))). Ne ola ki bu küçücük, yazarının adının sanının duyulmadığı kitabın hikmet-i mucibesi.
Okuyunca görüyorsunuz efendim.
Bir ceza avukatı olan Eren'in kullandığı dil çok sahici. Aktardığı olayları öyle sade ve gerçekçi bir şekilde betimliyor ki, sayfalar akıp gidiyor.
Sadece biçem değil içerik de çok etkili. Bay Erem, "suçluyu kazıyın, altından insan çıkar" mottosunu şiar edinmiş bir avukat. Bu yönde : suç-suçlu-ceza-adalet-vicdan-hukuk gibi önemli kavramlara dair ahkam kesmeden, yaşadıklarını, yaşananları aktarıyor. Topu okuyucuya atıyor. Artık okuduklarınızdan ne çıkarım yaparsınız size kalmış. Bay Erem, 22 kalibrelik bir tabanca yapmış, domdom kurşunu atıyor.
İki fasıl yazayım, yazıyı bağlayacağım.
Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) kitabı oyun yapmış, Yazar, her suareye bilet alıp giriyor. Biletçiler, oyuncular durumu fark edip biletsiz sokmaya çalışıyorlar. Bay Erem, eşe dosta bilet aldırıp yine biletli olarak izliyor oyunu. (Allahım nerede böyle naif ve zarif adamlar !)
En son da aklınızda bir fikir oluşması için kitaptan küçük bir anekdot :
"Hakim : Mesleğiniz nedir ?
Kadın : Affedersiniz genelev kadınıyım.
Hakim : Sen bizi affet kızım."
Bu anekdot dahi vicdanı olan kâriyi tam cigerinden (ciğer değil ciger) yakalıyor. Kitap bitene kadar da bırakmıyor. Elinize alın, bir günde bitirirsiniz.
Ankara ceza avukatı mı arıyorsunuz? Tıklayın: ankara ceza avukatı
YanıtlaSil