Finlandiya'nın hiçbir şeyi yok. Tarıma uygun arazileri neredeyse hiç. Değerli maden yok. Rusya'nın başkenti Moskova olduktan sonra stratejik önemi yok. Halkı tembel, politikacıları, din adamları yozlaşmış. Ülke bitik. (tabi bu 19.yy sonu 20.yy başları) Bataklık ve tundraların üstündeki cahil ve tembel bir toplumdan nasıl oldu da bugünkü haline geldiler.
Kısacık kitabımız (126 s.) bunu anlatıyor. Yeniyetmeliğimde okumuş, pek de önemsememiştim (o zamanlar sağlam bir kültürümüz, yurtseverliğimiz, sosyal dayanışmamız (bakınız sosyal devlet demiyorum sosyal dayanışma diyorum) vardı zaar (zaar!)). Yeni Türkiye'de bir kez daha okunmalı diyerek oturdum başına. Atamızın önerdiği kadar varmış. Ülkenin ayağa kalkması için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyormuş. Ama bu fedakarlığı ilk yapacak olanlar piramidin üzerindekilermiş. Burada yazmak kitabı özetlemek gibi olacak. Ancak fakire göre okullarda okutulmasından ziyade erk sahiplerinin okumasında fayda vardır. Eğitimcilerin, kanaat önderlerinin, din adamlarının, akademisyenlerin de öyle. Snellman memleketime gelseymiş kimbilir ne olurmuş? Bırak sıfırı eksiden başlayıp hiçbir kaynağa sahip olmadıkları halde kıta Avrupa'sının en müreffeh toplumlarından biri olmayı kotaran ve bunu ülkelerine sahip çıktıkları için başaran Finlilere yüksek bir alkış göndermek zorundayız. Okuyunuz, okutturunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder