289 Sayfa, Kesal'ın hayatından kesitler. Girizgâh bölümü mükemmele yakın. Biraz oyalandı rahlede, nedeni geliyor. Girizgâhı okuyunca dedim "bunu biraz yavaş sindire sindire okuyayım" ama öyle olmadı. Nedir: yazıların hepsi tek tek ele alınınca pek sarsıcı, pek çarpıcı. Ama (bir cümlede ama varsa öncesini okumasanız da olur) kitabın ortalarına geldiğimde içimi bir kasavet kapladı. Son bölümdeki sinema yazılarına kadar da geçmedi.
Yazılarda konu edilen kişiler bir süre sonra tekrara giriyor. Bu kişilere ve yaşadıklarına itirazım zinhar yok. Her yazı ayrı ayrı okunduğunda insanın içinde acı&öfke tellerini titretir lakin art arda okunduğunda ters manyel yapıyor zihinde.
Sinema ile ilgili olsun olmasın birçok yazıda bu sanatla ilgili göndermeler var. Kurosawa, Antonioni, Tarkovski, Haneke ve daha niceleri. Yalnızca Nuri Bilge ismi yok. Hayır yazarımızın sinema kariyerinde önemli bir isim de halbuki. Neyse, arada Birhan Keskin'in dizeleriyle takviye yapa yapa bitirdim. Peri Gazozu daha içime sinmişti, bunu okumak acı verici. Siz bilirsiniz yani.
Hımm pas geçiyorum hocam, Nilgün Marmara'ya eni konu boğulmuş vaziyetteyim.
YanıtlaSilBu işler üst üste hazmedilebilemez.
Silay şu ara hiç bana gelmez:)) normalde de böyle kasvet üstüne kasvet.. hiç benlik değil:) siz de bu ara karamsarlardan yana gidiyorsunuz, aman diyeyim:)) eleanor oliphant gayet iyi'yi tavsiye ederim, hayalet sevgilim de konu olarak gayet ilginç... elinize sağlık, keyifli okumalar:)
YanıtlaSilElimdekiler bitsin, şöyle hafifletici bir şeylere ihtiyaç olacak. O Zaman Elenor Hanım'a ilgi göstericiim:) Size de iyi okumalar.
Sil