Başlık neyse o.... (merak ettiğiniz kitap, film; gitmek istediğiniz rota varsa arattırın belki de bu sefil ağ güncesinde vardır)
30 Ağustos 2023 Çarşamba
"Tanrı Olmak Zor İş" Sovyet Tanrılar!
24 Ağustos 2023 Perşembe
"Syk Pike" Hakikaten İlgi Manyağı.
23 Ağustos 2023 Çarşamba
"Rüzgar Bizi Götürecek" Furuğ'un Beş Kitabı Birarada.
22 Ağustos 2023 Salı
Portekiz'de Yelken yahut Sevilla, Lagos Kısa Kısa
"Sirius'tan Gelen Kurbağa" Kapitalizm Satiri.
Biraz uzun bir alıntı olacak ama bu tanım fakiri mest etti. O yüzden klavyeye gayret yazacağım: "Sarah Bernhardt öylesine büyük ünü olan, huşu uyandıran bir oyuncuydu ki, Kuzey Amerika'ya yaptığı turnelerde, tek kelime ingilizce bilmediği halde hiç bir temsilinde kesinlikle tek bir bilet bile kalmazdı. Oynadığı her oyunu, Shakespeare, Moliere, Marlowe ya da her neyse hep Fransızca oynardı. Tiyatroya gidenlere, İngilizce izleyebilmeleri için oyunun librettosu verilirdi. Evet, yer göstericilerin en azından birkaç kez, yanlış librettoyu, yani sahnelenmekte olandan tümüyle farklı bir oyunun metnini verdikleri de olmuştu. Ama yine de, tüm söylentilerden öğrendiğimiz kadarıyla, onca büyük kalabalıklar içinde bir tek kişi bile çıkıp da bu konuda herhangi bir şey söylemiş ya da şikayette bulunmuş değildi. Üstelik hiç bir eleştirmen, yazısında bu çelişkiden söz etmedi.
21 Ağustos 2023 Pazartesi
"Adam ve Kız" Deniz Erbulak'tan İdeal Aşk.
"Şen Denizler" Ahmet Büke'den Denize Yeni Başlayanlara.
7 Ağustos 2023 Pazartesi
"Fakir Kene" Birhan Keskin'den Sözler.
Kimi seramiğe düşen çay fincanının küçücük kıymıkları gibi sert, kimi yeni yağmış karın üstüne düşen civcivin gıdık tüyü gibi yumuşak dizeler. Büyük şehirlerdeki gürültü teröründen (Hidrofor), sosyal gelir adaletsizliğine (Kardeş Payı (bu pek yardı fakiri)), memlekette kadın olmanın zorluğundan (Anitsayac), memlekette muktedirin karşısında olmanın zorluğuna (Dogmayaydın (bu da hakeza)) neler neler var.
Şöyle bir baktım internette var. O yüzden telif sorun olmaz diye düşünüyor ve ilk şiir "Kargo"yu aşağıya yapıştırıyorum. Bu da pek latif.
KARGO
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında
olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada
dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun.
Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.