Seattle, New Orleans, Paris ve (Alobar ve Kudra'nın rotaları girift o yüzden belirli bir yer yazmak zor) çeşitli coğrafyalarda; çift zamanlı ilerleyen, Bay Robbins'in kitaplarının arasında en sardıran kurguya sahip kitaptır.
İlk okuduğumda ilkgençlik yıllarımdı. Henüz ikinci ya da üçüncü baskısını yapmıştı. Bir solukta bitirdim ve okuduğumda aklımdan çıkmayan şey bugün de gülümsetti (Alobar harman olduğunda Kudra'nın terliğini büküp ucunu yakarak tüttüre tüttüre içer!). O günden bugüne çok kereler okudum (hesabıma göre bu sekizinci, çünkü aldığım sekizinci kitaptır (eşe dosta hediye ettim çok kereler (sevaptır (bu 45. baskı)))). Yaşadığım ilginç günlerde zihnimi hafifletmek için yine baktım kitaplığıma yine bulamadım. Mecbur aldık sekizinciye, yavaş okuyacağım diye diye üç günde bitti. Nedir: birçok yeri hatırladığımdan olacak eski aldığım hazzı alamadım. Bir de bu kez Bay Robbins'in ana fikir olarak verdiği fikirleri fazla içselleştiremedim sanırım.
Evet yazarımızın spiritüalizm, içsel zenginleşme, bilinç yükseltme, budizm ve daha nice öğretiye yakın durduğunu biliyorum ama evrenin alışkanlıklarının değiştirilebilmesi uğruna ölüme karşı durmak, zamanı durdurmak fazla makul gelmiyor frontal loblarıma. Yine de ne budizme ne hedonizme yaranan kendi başına bir felsefeyi oturtmak da kolay iş değildir. Tom Amcanın kitapları hep okunur, hep ruha letafet verir.
En son bahsettiginizden beri aklımda, elinize sağlık keyifli okumalar:)
YanıtlaSilHepimize öyle olsun:)
Sil