Distopyanın her türlüsünü okuduğumu zannederdim. Yanılmışım. Bir ticari distopya varmış okumadığım, onu da görmüş olduk.
Bayan Hart'ın sevgili oğlu, İthaki'den çıkan 437 sayfalık kitabında pek şımşıkırdak bir iş çıkarmış. Üç kişinin etrafında dönen romanımız hem heyecanlı bir olay örgüsünü işliyor hem de ticari distopyanın (en azından benim gördüğüm) ilk örneğini veriyor.
Amazon'u biliyorsunuz. Son yıllarda memleketimde de faaliyet gösteren küresel bir e-ticaret şirketi. Romanımız tarih vermeden ama muhtemel bir on yıl sonrasını, bu tip e-ticaret şirketlerinin ekomoninin dominant gücü olduğu zamanları anlatıyor. Bunu resmederken de üç kişinin yaşamını kullanıyor.
Kapitalizmi biliyoruz da "market belirler" mottosunun bu hallere evrileceğini (neyi belirler? sorusunun cevabı: Herşeyi) havsalamız almıyor. Ancak; "neden olmasın?" diyebiliyor insan. Düşünüldüğünde, romandaki her kişinin (hepsinin bakış açısı farklı ve şeyleri betimlemede kullanılan bu değişik açılar; şeyi daha iyi anlamamızı sağlıyor) değerleri okura ters gelmiyor. Ancak odada bir fil var. İşte bu fili görme vazifesini de okura aktarıyor yazar. Epilogda anlatılan Dunkin Donut's çalışanı Maria Fernandes ise gerçek. Münferit der geçebilirsiniz ama "kimi alametler belirdi" diye de yorumlayabilirsiniz.
Düz distopya meraklılarına da gelir, heyecanlı roman okumak isteyenlere de, düşünmek (derince hem de) isteyenlere de. Öneririm yani.
Bunu çok merak ettim, Fernandes olayı üzümüymüş. Yalnız maalesef ithaki de çok zamlananlardan olmuş gerçi kitap 450 sayfa ama:) neyse listeme aldım,elinize sağlık:)
YanıtlaSilKitap zaten o olaydan esinlenerek yazılmış. Hayli üzücü:( ama okumaya değer, bendeniz hoşuma giderek okudum. İyi okumalar:)
SilBen de merak ettim ya, bir ara alıp okumalı. Teşekkürler öneri için :).
YanıtlaSilİyi okumalar:)
Silİnsan kötüdür deyip geçiyorum artık, anormal olan iyilik hali... cahillik de cabası.
YanıtlaSil:)
Bireysel bazda sorun yok da sistematikleşmeye başlayan herşey bir şekilde aleyhimize dönüyor:)
Sil