Kalp cerrahı Steven, içkiliyken yaptığı bir ameliyatta Martin'in babasını öldürünce, adaletin sağlanması için ailesinden birini öldürmek zorunda kalır.
İlk sahnelerden başlayarak "hımm Lantimos filmi izliyoruz galiba" dedirten filmdir. Soluk pastel renkler, accaip bir müzik (ses) kullanımı, Kolinferıl (Lobster'dan beri), balıkgözü merceklerin cömert kullanımı, kamera açılarının olay örgüsüne göre yükselmeleri, alçalmaları, orta üst sınıf eleştirisi, mitolojik öyküler, felaket steril aksanlar (lobsterda da vardı), cilası dökülen sosyal kişiliklerin hayatta kalma çabaları için nasıl pespaye eylemleri seçmeleri (olmadı bu !), metaforlar, metaforlar...
Kyodontas'a trafik kazası muamelesi yapmış, Lobster'ı distopya niyetine izlemiştim. İlk kez bu kadar rahat bir Lantimos filmi izledim. Üstelik son ana kadar dikkatim düşmedi. Lefke'nin bir özel üniversitesinin sinema salonunda bir avuç (12 kişi) sinefil izledik. Kimse cıvıklık yapmadı, yarım bırakmadı. Şimdi internette "Iphigeneia" karakterini arayıp, başına neler gelmiş onu bulacağım (okul müdürü bu konuda sıkı spoiler (ne işim olur spoylerle) bozuntu verdi zira). Lantimos sinemasını sevdiyseniz seversiniz. Yoksa canınız sıkılabilir.