İlk 5 dakikada başrol kızımızı kendime acaip yakın buldum. O kararsızlıklar, o incelikler, o naif can sıkıntıları, hödüklüklere hayıflanmalar, büyütülen (küçük) varolma endişeleri. Bir de yapı itibarıyla (balıketinden hallice, o tombiş yüzündeki üzgün gözlerle falan) klişe başrol olmayan karakter, fakiri iyiden koltuğuna yerleştirmiştir.
Hemşire yardımcısı Rut, evi soyulunca olaylar gelişir.
Bu tarz filmler (kara mizah, aksiyon, gore : ortaya karışık) zaten güzeldir bana göre. Yönetmen bey de, iyi bir kast, sıkı müzikler, dozunda mizah (misal : faşist teyzenin son sözleri), akıcı bir kurgu, yeterli metaforlar (ormandaki kırmızı ceketli büyükanne, eskicideki rakun, alçıdan ayakizinin kullanım yeri falan), mebzul miktarda subliminal mesaj (modern dünyanın sıkıntıları ve beyhudeliği) ve elbette iyi bir senaryoyla şükela bir iş yapmış.
Eliyahvuud da böyle bağımsız filmlerde iyi mi ne (bundan önce de (tüm film boyunca) bir ölüyü canlandırdığı (oksimoron yaptım) filmi (vakit bulursam onu da yazacağım) iyi bulmuştum).
Velhasıl, güvercinim izledi, zuzum da öyle. Yani düz izleyiciye her türlü gideri vardır. Sinefiller ise kaçırmasın (Sundance'da büyük jüri ödülü falan almış). Pazartesi akşamınız şenlenir bari.