3 Haziran 2018 Pazar

"Ahlat Ağacı" Yine Bol Diyalog.

   Son sahnelere doğru İdris'le Sinan konuşuyorlarken konu kuyuya geldi. İçimden dedim "hah ! terse yatıyoruz.". Sonraki sahneyi görünce de dedim ki içimden "bu sefer yemezler !". Hakikaten de dediğim gibi oldu.
   Böyle pattadanak girmemek lazım yazıya ama yeni çıktım ve ters köşeye yatmadığımdan mıdır nedir, nedensizce seviniyorum. Neyse...
   Önce Anadolu'nun içine, sonra (fonda Kapadokya olsa da) kente yönelen NBC, kamerayı şimdi de taşraya yöneltiyor. Yine uzun (3s8d), yine bol bol diyalog var, kadrajlar tablo gibi, Bach kulakların pasını siliyor (sadece yükselen üç nota ama kullanıldığı yerler isabetli), kimi yerlerde müziğin yerini yaprakların, martıların sesleri alıyor ve pek iyi oluyor. Evrensel meseleler de var, yereller de. Edebiyat çevreleri (endüstrisi mi ?), dinde yeni yaklaşımlar (o nasıl uzun diyalog öyle, 5 sahnede (galiba) tek diyalog) , baba oğul ilişkileri (Oidipus muydu o ?), kasaba sıkıcılığı, aşktan bir kuple (klişe mi çeşmebaşı), metaforsa metafor (filmin tek 3d efekti (güzel olmuş yalnız)), taşlamaysa taşlama (belediye başkanı, kumcu İlhami (Kubilay Tuncer ne şekle girmiş öyle ! tanıyamadım vallahi)), ahıra dönen köy okulları, Çanakkale'deki at heykelinin içi, çay bahçesinde gaile hesabı yapan piyangocu (ki çok sevdim !), elmaya dalan genç imamlar, ganyanın zararları, rüyalar, İran sinemasında çokça gördüğümüz ortada gördüğümüz küçük bir suç (300 TL) ve daha neler...
   Azıcık sinema bilgimle NBC filmi hakkında ahkam kesecek halim yok. Ama akşam saatlerinde gittiğimiz salonun yarısı (iftar saati olmasına rağmen) doluydu. Uzun süresine rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Kimi sahnelerde gülenler oldu. Bitince üstünde konuşulacak çok şey kaldı. Sinemada görülmesi çok iyi olur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder