15 Mart 2017 Çarşamba

"Eşekarısı Fabrikası" Benim için kült değil !

 
   İlk yayımlandığında büyük övgülerle alkışlanmış, 1996'da Ayrıntı Yayınlarından Türkçeye çevrilmiş, kısa sürede baskısı bitmiş, yenisi basılmamış, sahaflarda fahiş fiyatlar çekilir olmuş, nihayet 2015'de Koridor Yayınları hayırlı bir iş yapıp yeni bir tercümeyle (bu arada tercümelerin karşılaştırılması konusunda dantel gibi işlenmiş bir yazıyı okumak isteyenler bu satırları tıklayabilirler) hem de gayet ulaşılabilir bir fiyata (oportünist sahafları sincaplar kovalasındır) okura sunmuş. 
   Hakkında yazılanlar pek güzel (faynenşıl taymz da bile olumlu eleştirileri var, hesap edin yani). Boyalı Kuş ve Sineklerin Tanrısı ile mukayese ediliyor. Fakir bu ikisini de yeniyetmeliğinde okumuş ve Migros kamyonu (bilirmisiniz eskiden Migros mahalle aralarında kamyonla satış yapardı (yamulmuyorsam triportörleri bile vardı)) çarpmış gibi olmuştu. Sonra her ikisinin de yazarlarının bulabildiği tüm kitaplarını okumuştu (Kosinski'de iyi maden bulmuş ama Golding'de çuvallamıştı). Bunu nasıl kaçırmışım bilmem (fazla da iyi bir kâri sayılmam zaar).
   Neyse;  aldık, kenarda duruyordu. Ağır okumalarım vardı (Ziya Gökalp), ihmal ettim. "Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler"den fenalık gelince "du bir göz atayım" dedim, oturdum başına. İki akşamda bitti (hemi de yoğun iş saatlerinden sonraki okumalarda).
   Dil akıcı. Birazcık Holdın Koolfiyıld havası, aile, şiddet, heretizm (bir ara Kynodontas'ın tekilini izler gibi de oldum), izolasyon, otomatik portakal (yav bakınca ne çok şey çağrıştırmış !), çavdar tarlasında çocuklar (ha onu yazmıştık) derken 254 sayfa çabucacık bitti. Ortaların sonuna doğru kapak tasarımının da ne kadar anlamlı olduğunu idrak ettim (okuyan her kâri de edecektir). Finalde bir durup düşündüm (sizler de düşüneceksinizdir). Altını çizdiğim satırları bir kez daha okudum. 
   Şimdi de yazıyorum. Bir "Boyalı Kuş" yahut "Sineklerin Tanrısı" değil (tamamen subjektif görüşüm). Belki 35 yıl önce okusam o etkiyi yaratırdı. Ya fakir zamanla değişti, ya da hakikaten öyle. Bilmem, bilemem. Okunsa iyi olur (belki de ilkgençlikte daha iyi olur). Ama tercih et deseler ilk tercihim olmaz. Yine de bibliyofiller es geçmeyeceklerdir. 
   Siz bilirsiniz yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder