9 Şubat 2016 Salı

"Trumbo" Yere Düşmekle Cevher, Sakıt Olmaz Kadr-ü Kıymetten !

   Cadı avı her devirde var.
ASLI
   Solcular iktidardayken sağcılar, sağcılar iktidardayken solcular. Kimi zaman ergenekoncular, kimi zaman paralelciler. Hülasa : her zaman bir cadı avı var. Karanlık ortaçağdaki gerçek cadı avını bir tarafa koyarsak, zihnimizdeki buna benzer avlardan nasyonel sosyalistlerin yahudiçingenehomoseksüelaydın avı ve makkarti dönemindeki komünist avı en hatırda kalanlarıdır zannımca.
   1940'lı yılların sonu. ABD ve Rusya 2.Dünya Savaşında müttefikken ABD'de komünist olmanın ayıplanır bir yönü yokken komünist olan Bay Trumbo, daha sonra Rusya ve komünizm pruvaya alınınca zor günler yaşamaya başlar.
   Aslında dramatik bir senaryo ama yönetmenimiz Ceyrooç bey konuyu hafif bir şekilde işlemeyi tercih etmiş (müziklerdeki caz motifleri, canlı filtreler falan). İyi de yapmış. Böylesine zor günleri, gerçekçi ve karamsar olarak işleseydi filmi keyifle değil, kahırla izlerdim. Kahırla film izlemeyi de tercih etmediğimden pas geçerdim büyük ihtimal. 
   Bırayınkrenstın iyi oynamış (ama ne yazık ki Bay Kapriyo'nun sümükleri donduğundan ve bir atın içinde yattığından oskar amcayı konuk etmesi kesin görünüyor). Helınmirın da döktürmüş (öylesine ki : içimden kıçını terlikle dövmek geldi). 
SURETİ
   Aslında dikkatim oyunculuklardan ziyade canlandırdıkları karakterlerin nasıl olduğuna odaklandı. Conveyn'den hayatta hazzetmem. Boşuna değilmiş. Edvırdciirabinsın başta (kısacık boyuna karşın) iri testisli bir abi gibi duruyordu ama sıkıyı görünce topları bünyede toparladı. Körkdaglıs'ın da kısacık boyu var ama neticede Sparktaküs adam. Canlandırdığı karaktere uygun davranıyor. Ottopremincer'in ise "kara liste"nin zayıflamasında ciddi emekleri varmış, araştırdım öğrendim. Vee Frenkking'i canlandıran Conguudmın, "adamımsın Frenk".
   Velhasıl, baskı gelince ucuz kahramanlık zail oluyormuş. İyiyi ve kötüyü zor zamanlarda ayırmak kolaymış. Hem sisteme çalışıp, hem sistemin dışında olmak mümkünmüş. Kendine güveniyorsan ve işinde iyiysen, sonunda bir şekilde (ilkelerinden taviz vermeden) adını, sanını kazanabiliyormuşsun (tabiy ki arada iki oskarı senin yazdığın senaryoyla başkaları alıyormuş ama olsunmuş). 
   Yazacak çok şey var. Bir tek şunu yazmasam şişerim. Filmi izlerken "aha bu Şafak Sezer, bu Zerrin Özer, bu Yavuz Bingöl" dedim içimden (gizlice (yerin kulağı var)). 
   Bir dönemi anlayarak günümüzü değerlendirmek istiyorsak ve telefon konuşması, feysbuk mesajı, vatsap çıngırdaması, tivitır cıvırtısı gibi şeylerle kesilmeden (akıllı telefonları kapatarak) evde, (ev halkının rahatsız olmaması için kapıları kapataraktan) Bay Trumbo'nun yaktığı cigaralara paralel dumanlar çıkararak ve malt viski zıkkımlanarak izlenesi filmdir.

Son Bir NOT : Bay Trumbo'nun "Coni Silahını Kaptı" adlı kitabını yeniyetmeliğimin sonunda okumuş, çok sarsılmıştım. 20 yıl sonra bir kez daha okudum, daha çok sarsıldım. Şimdi yine okumaya halleniyorum. Sarsıntılara mukavimseniz, alın okuyun. Sonra her türlü savaşa bir kez daha lanet edin. O zamandan beri yazarı seviyordum ama senaristliği ve yaşama sanatını da sevdim. Böyle insanlar gerekli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder