19 Kasım 2015 Perşembe

"Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine" Bir devrin kapanışı.


    Kaynakçası ve önsözleriyle toplam 539 sayfa süren bu ytong, şu patetik (patetikle ne işim olur ?) sefil okuma serüvenimde gördüğüm en kuru, sıkıcı, anlaşılması zor bilim kitaplarından biridir.
   Ama du bakalım Arakolpa ! Sor bir "neden bu kadar kuru ve çetrefilli ve okuması zahmetli ?". İşte bu minvalde eşelediğim tarih, karşıma çok ilginç ve çarpıcı gerçekleri serdi.
   Örneklesem daha kolay olacak. Şöyle ki : diyelim iktidar partisi milletvekilisiniz. Uzun boylu sevgi insanının aslında göründüğü gibi olmadığını, çıkar ilişkilerini, karanlık taraflarını konu alan, kanıtlara, belgelere dayalı bir kitap hazırlıyorsunuz. Sonra da bunu yayımlıyorsunuz.
   İşte Mikolaj Kopernik (Lehçe böyle okunuyormuş), tam da bunu yapmış. Merhum, aslında o kadar da cesur değilmiş, zira (zira mı ? !.. (iyice tekaüde bağladım)) kitap yayımlandığı yıl, kalıbı dinlendirmiş. Bir de diyolla ki : kitap; aslında çok geniş çevrelere yayılmasın, çok fazla kişi bilmesin, herkeşler tarafından anlaşılmasın (hülasa : fincancı katırları ürkütülmesin) diye kasıtlı olarak bu kadar kuru/yavan/çapraşık kaleme alınmış (ben diyenlerin yalancısıyım). 
   Şimdi biraz açalım.
   Aristo ve Batlamyus'un "yer merkezli evren" modeli taa M.Ö.350'li yıllardan itibaren astronomide değiştirilmemiş bir (o zamanın) kuramıdır. O zamandan 1850 yıl sonraya kadar da bu kuram, kırkyama yorgan gibi eklenmiş, değiştirilmiş ama kuramın temel niteliği ile oynanmamıştır (hala yorgandır yani). Bu meyanda hristiyanlık oluşmuş, gelişmiş, taraftar bulmuş, daha da tehlikelisi kurumsallaşmış ve kural koyar hale gelmiştir. Hristiyanlık, dönemin "bilgi"siyle çelişmemek adına geçerli astronomik kuramlarla bir paralellik getirmiştir. Zamanla hristiyanlık, güçlenmiş ve bu aşamaya gelinceye kadar uzlaştığı bilimsel kuramlarla teolojik kuramları içiçe geçirmiş ve bilim ilerleyip, kulp taktığı bilimsel gerçekler sorgulanmaya başladıkça, "engizisyon" denilen makine devreye sokulup, muhalif sesler susturulmuştur.
   Bu ahval ve şerait altında "yer merkezli evren" modelinden "güneş merkezli evren" modeline geçişi kanıtlayan kişinin de Polonyalı bir din adamı olması ironiktir. Demek neymiş : mızrak çuvala sığmıyormuş. 
   Konu uzar. 
   Evet kitap sıkıcı, fakirin beyninde mavi ekran yaratan bölümler üst üste. Lâkin, sayısal bölümleri atlayarak geçtiğinizde usunuzda hoş bir tortu bırakacaktır. Özellikle takvimler ve ayın hareketleri bölümü bende çok kolay aktı.
   Bilime, dine ve astronomiye ilgi duyan kâri kaçırmasın.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder