30 Ekim 2015 Cuma

"Fizik" Aristoteles'den çook geç bir çeviri ile.


Muallim-i Evvel (bizde böyle de bilinir) İ.Ö.384-322 yılları arasında yaşamış. Fizik'i de bu yıllar arasında yazmış olduğu çıkarımını yapabiliriz. Rodoslu Andronikos İ.Ö.60 yıllarında, muallimin "varlık" konusundaki görüşlerini "Fizik"ten sonraki kitabına koymuş ve süpersonik bir yaratıcılıkla kitabın adını "Fizik'ten Sonra Gelen" koymuştur. Böyle yaparak "metafizik" olgusunun isim babası olmuştur "Ta Meta Physika". Ama konumuz bu değil.
   "Fizik"; sonra latinceye, arapçaya, sonra tekrar çeşitli dillere çevrilen, günümüz fiziğinin temelini taa 16.yüzyıla kadar oluşturan (bu batı dünyası için böyle, bizdeki etkisi ondan sonraya da sirayet eder), bilim ve felsefe işbirliğinin apaçık bir göstergesi olan, (yalnız özneyi betimleme uzadıkça uzuyor, en iyisi keseyim bari ben) bu kitap; günümüz Türkçesine ancak 1997 yılında Saffet Babür'ün çevirisiyle teşrif etti. Arada yalnızca yirmiüç (23) (YİRMİÜÇ) asır olması yine iyi, hiç çevrilmeyebilirdi de.  
   Benim okumaya çalıştığım nüshası 2014 tarihli beşinci baskısı. Kitap 437 sayfa. Aristoteles'in yedi kitabından mürekkep. Yunanca aslı sol, günümüz Türkçesi ile meali sağ tarafta yazılı. Her kitapta bazı olgular irdeleniyor. 23 asır önce yazılmış metnin, nasıl olup da fakiri tefekküre sardırdığı, kara kara düşündürdüğünden bahis etmeyeceğim. 
   Şöyle bir örnek verebilirim : 1.Kitap "İlkeleri, nedenleri ya da temel ögeleri olan her araştırma alanında bilmek ve kavramak bunları anlamakla söz konusu olduğuna göre (çünkü ilk ilkeleri, ilk nedenleri, temel ögeleri bildiğimizde her bir nesneyi bildiğimizi düşünürüz) şu açık : doğa biliminde de ilk olarak ilkeler üzerine belirleme yapmaya çalışmak gerekiyor." diye başlıyor ve 7.kitabın sonu : "İmdi şu açık: nitelik değiştirmeye özgü olan şey, duyulur nesnelerde ve ruhun duyu ile ilgili kısmındadır, ilineksel olması dışında başka hiçbir şeyde değildir."
   Yani hiç mola yok ! Örnekleme çok nadiren yapılmış ve genel olarak soyut ilerlenmiş. Böyle olması belki de güzel zira dönemin örnekleme anlayışı günümüze çok uzak. Lakin soyut ilerleme konusunda okuyucunun felsefi metinlere aşina olması gerekiyor. Bendeniz beşinci kitaptan itibaren mavi ekran verdim ve maalesef son iki kitabı da,  bitiriyor olmam gerektiği için zorlayarak okudum. 
   Her kitapta değişik konular inceleniyor. 4.Kitapta mesela : yer var mıdır ? madde midir, form mudur ? boşluk nedir ? gibi olgular sorgulanıyor. Vallahi, gözümüzün önünde olan ancak hiç o gözle bakmadığımız önemli gerçekler. Bitişik, ardışık, yanyana gibi bildiğimizi sandığımız sözcüklerin aslında nasıl derinlemesine betimlenebileceği var. Var oğlu var !
   7.Kitapta devinim inceleniyor. Şöyle bir cümle var "devindirenin, devindirildiği için devindirdiği", devindirilenin devinimi ile devindirenin devinimi aynı anda birlikte olacaktır (çünkü aynı anda devindiren devindirir, devindirilen de devinir devindirilir). Öyleyse açık ki, A'nın, B'nin, C'nin devindirenlerin ve devindirilenlerin herbirinin devinimi aynı olacak."
   Fakirin zaten üç tane beyin hücresi var. Böyle bir cümleyle karşılaşınca hepsi birden duraduruyor (bu fiili Sayın Babür sıklıkla kullanmış, sözlükte yok ama bu cümleye cuk oturuyor). Bilim Tarihi Metinleri hocamıza söyleyince bu cümlenin şıpınişi tercümesini yaptı ama o üç hücre an itibarıyla fonksiyonel olmadığından, mealini idrak ambarıma atamadım tabiy ki. Yalnız şunu söyleyeyim. Devinme fiilinden ikrah geldi. 
   Bu kitabın okunması için rehber bir kitap varmış. Ümidim ondadır. 
   Önemli bir kitap, okunması da gerekir, attım kütüphaneme. Uzun, pek uzun ve üzerinde yoğunlaşabileceğim bir dönemde okunmak üzere.
   Fiziğin abc sini anlamak üzere bir (ya da daha çok kere) okuyacağım. Bilim ve felsefeye ilgi duyan kâri için okuması elzemdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder