5 Nisan 2015 Pazar

"The Cobbler"

   Elinizde süpersonik bir beğendi var, patlıcanları meşe közünde ızgaralanmış, trabzon tereyağına durum buğdayı unu katılmış usülünce kavrulurken özüne yavaş yavaş mandıra sütü bırakılmış boza kıvamına gelince de içine kıyılmış közlenmiş patlıcanlar salınmış, rengi parlak, kıvamı yerinde.
   Elinizde ayrıca lezzetli bir et sote var. Ceviz büyüklüğündeki etler mühürlenerek suları içinde kalmış, domatesi, biberi, dış kabukları üstünde tane sarımsakları, her bir şeyi yerinde. 
   Siz bu iki mümtaz bileşimi blendırda çırpıp öyle servis yapıyorsunuz.
   İşte Koblır böyle bir film.
   Çok sıradışı bir fikirle ateşlenen senaryo var, filmin başlarında (kariyerinin aksine) gayet başarılı bir ezik tiplemesi veren Edımsendlır var, Dastinhofmın, Stivbuskemi, Elınbarkin var. Ama ilk yarım saatten sonra ciddi klişeye bağlayan senaryo, elindeki güzel malzemeyi kullanamıyor ne yazık ki. Samimi söylüyorum, 35 nci dakikadan itibaren sonunu tahmin edip (üstelik elifi elifine) sonlara doğru koltuğumdan kalkayazdım. 
   Hülasa; mecbur değilseniz izlemenize gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder