1 Şubat 2015 Pazar

"Hector and the Search for Happiness" Rahat mı battı Hektor ?

   Hektor; Tems nehri kıyısında (ki demokratik özgürlükler konusunda dünyada hayli önde olan İngiltere'nin başkentinin ortasından akan nehirdir) bir evi ve muayenehanesi olan, her işini karısı Klara'nın (ki o da Rozamundpayk'tır haa !) toparladığı zengin ve "mutsuz" bir psikiyatristtir. Bir gün yaşadığı tekdüze hayatın "mutsuzluğu" kıçına batar ve kökeninde gençlik aşkı ile buluşabilme sinsilikleri düşündüğü uzak rotalara kaçar. Buraları kâh Şangay diskotekleri olur (ki filmde söylendiğine göre gerçek Çin, Bond caddesindeki Hayatrecınsi otel ve diskoteklerdir), kâh Afrika'nın savanaları, kâh Losencılıs'ın plajları.
   Her gittiği yerde muhakkak ingilizce konuşan birileri karşısına çıkar (misal : Afrika'nın uygarlığın uğramadığı coğrafyalarında bir sahra hastanesinde yatmakta olan yeniyetme, pek de güzel ingilizce konuşur) (misal : Çin'deki bir diskotekte "r"leri söyleyebilen (üstelik ingilizcede) bir genç üniversiteli fıstıkla tanışır) (misal : Tibet'teki rahipler de ne hikmetse ingilizce bilmektedirler). Ben de biraz gezdim ama bana böyleleri hiç gelmedi. Neyse; neyşınılceyografi tarzı yapılan bu gezilerde, karısının armağanı olan deftere, mutlulukla ilgili notlar alır (ki okumuş yazmış adamı çileden çıkaran notlardır). Finali Losencılıs'ta gençlik aşkı ile buluşarak yapar, evine döner, yazılar çıkar.
   Nereden bakarsanız bakın; intermediyıt seviyesinde okuryazarlığı olan avrupalıya hitap eder tarzda yapılmış kof bir filmdir. Kişisel gelişim kitaplarını okuyup kişiliğini geliştireceğinin zehabına kapılan yurdum insanı da izleyip, kişisel olarak geliştiğini falan düşünebilir. Ama sinemayı; "insana, insanı insanla anlatmayı" zanneden sinefil için (ki aslında tiyatronun tanımıdır) asla tatmin edici değildir. 
   Hiç bir duygu derinlemesine verilmemiş, hiç bir karakter yeterince anlatılmamış (ki Stellansıkarsgard, Janröno, Kristofırpılamır heba olup gitmiştir. Rosamundpayk'ı saymıyorum bile, Saymınpeg'in hastası olmama rağmen bu filmde (hem de başrolü) oynadığını unutmaya çabalıyorum vargücümle), tüm senaryo gerçeklikten uzak yazılmış, bir tek görüntüler pek güzel olmuş, seyredilmese de (hatta daha iyi) olur filmdir. Filmle ilgili tek iyi duygum, memleketimde gösterime girmeyeceğidir. Lâkin televizyonununuzda bir tek Flaştiivi var ve "Mapushane Gecesi" izlemek zorundaysanız, onun yerine bunu izleyebilirsiniz. Yoksa hayatta tavsiye etmem !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder