18 Ağustos 2014 Pazartesi

"Locke" Gerçek Phone Booth

   Ayvınlok otomobile biner filmimiz başlar, otomobilden inmeden film biter.
   Risk budur.
   Ayvınlok, kontağı çevirdikten bir saat sonra işini, evini ve ailesini yitirmiştir. Üstelik bu bedelleri (babasına inat) doğru bir insan olabilmek uğruna ödemiştir. 
   Film boyunca (fiziğini kullanmayan) bir Tomhardi izliyoruz. Kontrol manyağı, doğrucudavut, hafiften de sıyırmış (aşırı oyidipus balataları yaktırır !) Ayvınlok'a kan can veriyor. Sarı otoban ışıkları biraz depresif bir hava verse de, gerilim-bağlantı-düğüm noktaları öyle çok ahım şahım olmasa da (yok betonun kuruması, yok Halil Güllü'nün sezaryene karar vermesi), bir buçuk saat oturup Bay Lok'un nasıl otomobil kullandığını izliyoruz. 
   Benim canım sıkılmadı.
   BMW pek iyi bir otomobilmiş ki, hiç yol sesi almıyor içine diye içimden geçirdim (sayısal çıkarsa BMW alacağım (demek ki hiç alamayacağım, çünkü şans oyunu oynamam)).
   Bu janrda değerlendirebileceğimiz "Phone Booth" daha ciddi (misal : cinayet) gerilim noktaları ve hatırı sayılır bir aksiyonla izleyiciyi yakalamasına rağmen, filmimiz hiç öyle kolay toplara girmiyor, zor olanı seçip hayata yakın bir tretmanla izleyiciyi yakalamayı hedefliyor. 
   Bir noktadan sonra sarıp sarıp izlemek isteyebilirsiniz. Sarmak yerine kapatın daha iyi eğer öyle bir istek duymuyorsanız, sonuna kadar izleyin, bitince bir kez daha düşünün kırılma noktalarını, filmi daha başka değerlendireceksiniz.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder