10 Aralık 2012 Pazartesi

"The Wind That Shakes the Barley" ya da IRA'ya farklı bir bakış...!..

   Ken Looh (bilmemek değil öğrenmemek ayıp ! bakınız biz de amcanın soyadının Looç diye değil "Looh" diye telaffuz edildiğini kimbilir kaç filmini izledikten sonra öğrendik), özellikle son zamanlarda yaptığı fikriyle paralel zikirleriyle fakiri kendinden almıştır. Helal olsun sana bu yollar Ken Amca ! Filmlerini de bundan sonra torrentten indirirsem sincaplar kovalasın beni... (bu cümlenin nedenini merak edenler, bir zahmet ustanın biyografisinin son bölümüne bakabilirler)

   2006'da Altın Palmiye ile taçlandırılmış filmimiz, kanımca sinematik açıdan pek de başarılı bir yapım değildir. İlk başlarda güzel bir tempoyla açılan pelikula, birinci saatin sonunda gittikçe yavaşlamakta taa son yarım saate kadar adeta bir tiyatro oyunu izlermişçesine bir etki bırakmaktadır. Şimdi düşündüm de bu senaryo kolaylıkla tiyatro oyununa adapte edilebilir. Oyunculuklar samimi (yılık gözlü Kilyın Mörfi bile gözüme hoş görünmüştür (hiç hazzetmem de kendisinden)), müzikler, görüntüler, kostümler, dekorlar eh iştedir. Kurguda aksaklıklar ve tutukluklar vardır. Ancak son yarım saatte usta, bizleri günyüzü görmüş köpek tersi gibi bırakmaktadır. (köpek pislikleri eskiden deri tabaklamakta kullanılırmış, ancak bu pisliklerin üzerine güneş değmeden tabakhaneye götürülmesi gerekirmiş, üzerine güneş değerse deri tabaklama özelliğini yitirirmiş köpek b.ku. İşsiz güçsüz takımı da gün ağarmadan bu pislikleri toplayıp tabakhaneye yetiştirir, üç beş allah ne verdiyse kazanırlarmış. "Tabakhaneye b.k mu yetiştiriyorsun ?" sözü de buradan gelirmiş. İşte bir furuşluk malumat daha, arakolpa okuru) Konuyu fena dağıttım hemmen yazımızın asıl konusuna hararetle dalıyorum, kafası karışık okur !...
   "Ken Amca bizi son yarım saatte darmadağın etmektedir"de kalmıştık evet. Son yarım saati için bile izlenmeye değerdir. İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA)'nun bilinen yüzünün dışında bilinmeyen yüzünü öğrenebilirsiniz. Devrimin çocuklarına neler yaptığını ibretle izleyebilir, baskı toplumunda hayatın nasıl süregeldiğini anlayabilir. Velhasıl filmi görmeden önceki halinizden farklı bir siz olabilirsiniz. Bir tek, iki saati yedi dakika aşan süresiyle arada uyuklamalar yaşayabilirsiniz. Ama sinefil bir sevdiceğiniz varsa, söyleyin ona sizi sonlara doğru uyandırsın. İki kardeşin son hasbıhallerini kaçırmayın. Sonra da oturun gördüklerinizi güzel ve yalnız ülkemizle mukayesesini yapınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder